Ege’nin üç güçlü bağ rotası turizmi canlandıracak

05.12.2025 - Cuma 12:41

TTI İzmir -19. Uluslararası Turizm Ticaret Fuarı ve Kongresi kapsamında düzenlenen oturumlarda dünya turizminin yönü ve Ege’nin üç güçlü bağ rotası ele alındı. Türk turizmi için kalıcı ve sürdürülebilir çözümün kültür turizmi olduğu vurgulanırken, Ege Bölgesi’nin yalnızca deniz, kum, güneş turizmiyle değil, Çal, Lidya ve Urla bağ rotaları üzerinden bağcılık, gastronomi, kültür ve kırsal dokuyu bir araya getiren bütüncül bir turizm anlayışıyla da örnek oluşturabileceği vurgulandı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, İZFAŞ ve TÜRSAB iş birliğiyle Fuar İzmir’de düzenlenen TTI İzmir-19. Uluslararası Turizm Ticaret Fuarı ve Kongresi, TTI Stage’de düzenlenen söyleşilerle sektör profesyonellerine bilgilendirici bir atmosfer sunuyor. TTI Stage’in ikinci gün oturumları, uluslararası destinasyonların tanıtımları ve bölgesel kalkınma modellerinin ele alındığı içeriklerle devam etti. Günün dikkat çeken başlıklarından Dünya Turizmi Nereye Gidiyor? oturumunda, küresel turizm trendleri ele alındı. Ege Turistik İşletmeciler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı ve Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı Mehmet İşler’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen oturumda, sektörün deneyimli isimleri TÜROFED eski Başkanı, Antalya Büyükşehir Belediyesi Danışmanı Osman Ayık, TÜRSAB Hukuk Danışmanı İlker Ünsever ve kültür turizminin öncü isimlerinden Fest Travel’dan Faruk Pekin turizmin geleceğini şekillendiren yeni eğilimlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“Sektöre yeni bir vizyon kazandırmamız lazım”

Oturumun açılışında konuşan Ege Turistik İşletmeciler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı ve Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı Mehmet İşler, dünya turizminin yönü, Türkiye turizmi içinde bölgelerin mevcut durumu, hangi turizm çeşitlerine ağırlık verilmesi gerektiği, eksikler ve rekabet ortamına ilişkin başlıkların sektör için kritik önemde olduğunu vurguladı. Antalya Büyükşehir Belediyesi Danışmanı Osman Ayık ise 40 yıllık sektör deneyimine dikkat çekerek, turizmin Türkiye için son derece güçlü bir ekonomik ve toplumsal dinamik taşıdığını ifade etti. Turizmi “Değişen, değiştiren ve dönüştüren” olarak üç “D” ile tanımlayan Ayık, “Dünya ile birlikte turizm de hızla dönüşüyor. Türkiye’nin elindeki turizm ürünlerini yeniden envanter çalışmasıyla değerlendirmesi gerekiyor. Yeni dönemde müşteri beklentileri ve değişen talepler doğrultusunda turizm ürünlerimizi yeniden konumlandırmalıyız. Sivil toplum kuruluşlarına bu süreçte önemli sorumluluk düşüyor. Türkiye’nin misafirperverlik kültürünü ve bugüne kadar yeterince görünür olmayan niş değerlerini öne çıkararak sektöre yeni bir vizyon kazandırmamız gerekiyor” dedi.

“Turizmin özü insan ilişkileri”

TÜRSAB Hukuk Başdanışmanı İlker Ünsever, merkezinde insan olan turizm sektörünün, dijital dünyanın etkisiyle büyük bir dönüşüm yaşadığını ifade etti. Ünsever, “Turizmin temelinde; deneyim, his, öğrenme ve keşif var. Turizmin özü, insan ilişkileri. Sanal teknolojilerle turizm ikame edilemez” diye konuştu. Ünsever, hukuki altyapısı olmayan dijital yapılarda sağlıklı bir gelişimden söz edilemeyeceğini de belirterek, sektörün merkezine mutlaka insanı alan bir düzenin yerleşmesi gerektiğini dile getirdi.

“Kültür turizmine ağırlık verilmeli”

40 yılı aşkın süredir kültür turizmi alanında çalıştığını ifade eden Faruk Pekin ise “Türkiye turizmi, iki ana eksen üzerinde şekillenmiş durumda. Bunlar; kültür turizmi ile deniz-kum-güneş turizmi. Türkiye’de başlangıçta kültür turizmi ön plandaydı, ancak zamanla ağırlık sahil turizmine kaydı. Türk turizmi için kalıcı ve sürdürülebilir çözüm, kültür turizmi. Çünkü Türkiye’nin turizmdeki en büyük rekabet avantajı, kültürel mirası” dedi. Göbeklitepe, Karahantepe ve Çatalhöyük gibi eşsiz değerlerin dünya ölçeğinde büyük bir potansiyel taşıdığını ifade eden Pekin, ülkemizin hedefinin 10 milyon nitelikli turistten, 80 milyar dolar gelir elde etmek olması gerektiğini söyledi.

İzmir Bağ Yolu uluslararası kültür rotalarında güçleniyor

Fuar kapsamında gerçekleştirilen “ITER VITIS-İzmir Bağ Yolunun Dünyaya Yolculuğu” başlı